Sevgili arkadaşlar; Geçen gün Twitter'da adeta linç edildim. Hem de hiç beklemediğim bir durum yüzünden…
Alış verişe çıkmıştık. İş Kuleleri Mudo mağazasında kazaklar arasında bir kedi yatıyormuş; annem ve bir hanım müşteri ilk anda kediyi göremeyip, birden bire rafta kazakların arasında bir şeyin hareket ettiğini görünce çok korktular; hatta diğer hanım daha fazla hiç bir şeye bakmadan kendisini dışarı zor attı.
Annem ise bana uyarıda bulunmak için yanıma geldi. Hani belki kedi dışarıdan gelmiştir ve mağazadakilerin de haberi yoktur; belki aşısız olabilir, birini tırmalar, sonra sorumluluk dükkandakilerin üzerine kalır diye…
Kediyi henüz tespit etmiş olmamama rağmen annemin anlatımı üzerine kasadakilere sordum: "İçeride kedi mi var acaba?" Onlar ise: "Nerede gördünüz?" diye sordular. Ben de:"Görmedim, ama az önce iki müşteriniz tezgâha ellerini uzatıp orada hareket eden bir şeyden korkmuşlar, sonra kedi olduğu anlaşıldı" dedim. Hiç cevap vermediler. Merak edip gittim ve kediyi gördüm, gerçekten de, bir açıdan bakınca kedi olduğu hiç anlaşılmıyor, hani kazak diye bile düşünürsünüz, Kasaya dönüp "Bu kedi nereden geldi?" sorumu yineleyince, onlar: "Dışarıdan geldi bir kere, kovalım mı yani?" diye cevap verdiler. Aklımdan İş Kulelerin her taraftaki güvenliğini bir kedicik nasıl geçer diye düşündüm… ve "Peki, güvenlikten nasıl geçti ki?" diye tekrar sorunca, bu sefer kasadaki elemanlar (hatta onlardan bir hanım sanırım yönetimden idi) "Bu bizim mağazamızın kedisi" dedi…
Bunun üzerine asistanımı aradım, çünkü genel merkezi uyarmak istedim. Düşündüm ki, mağazanın özel inisiyatifi olabilir, ama mağazaya giren yaşlı bir insan, aynı annem veya o müşteri gibi, hayvan sever biri olsa dahi, beklemediği için, hareket eden bir şey görünce ciddi biçimde korkabilir; ya da birinin alerjisi olabilir (kedi oradan kalkmış olsa dahi kazakların üzerinde kalan tüyler biliyoruz ki birçok kişi için ciddi bir sağlık sorunu olmaya devam edebilir). Mağazaya ebeveynleriyle giren bir çocuk, anne-babasının fark etmediği bir anda kediyi görüp sevmek isteyebilir ve kedi onu tırmalarsa sonuçtan yine Mudo mağazası sorumlu olacaktır. Bu sevimsiz durumlardan dolayı güvenilir bir marka olarak Mudo, herhangi bir dükkandan daha fazla zarar görecekti.
Kedinin sonuç olarak sokaktan mı geldiği, yoksa mağazanın mı olduğu da anlaşılmadığı için, aşı durumu da muallakta kaldı. Asistanıma, Mudo'nun Halkla İlişkiler müdürünü bulması için ricada bulundum.
Fakat genel merkeze iki saat boyunca ulaşamadık. Bir vatandaş olarak onları haberdar etmem gerektiğini düşündüm. Artık en iyisi Twitter vasıtası ile ulaşmak olduğunu düşününce, mağazada çektiğim fotoğrafı da yayınladım.
Aman Allahım...Ondan sonra ne hayvan düşmanlığım kaldı ne de hayvan katilliğim Anlaşılır gibi değildi…Bu arada, her ne kadar artık Türkçe'yi iyi kullanıyor olsam da hala birçok ifademi Rusça mantığı ile yaparım farkında olmadan... Onlardan birini de bu olayda yineleyivermiş ve fotoğrafı yayınladığımda "Tezgahta canlı kedi" ifadesini kullanmışım. Çünkü Rusça'da oyuncak değil de, gerçek kedi diyeceğimiz zaman gerçek yerine "canlı" deriz… "Canlı kedi" yazdığım için bu da bir başka kötü algıya ilham olmuş: "Canlı değil de, ölü kedi mi yatsaydı iyi mi olurdu...""- gibi yorumlar da yapıldı. Bense fotoğrafa bakarak bazı insanlar kediyi bir oyuncak sanabileceğini düşünerek 'oyuncak değil gerçek' demek yerine Türkçe'de sürçi lisan ederek "canlı" kelimesini kullanmıştım…
Diğer yandan elbette tam ters görüşte olanlar beni destekleyenler de çıktı.Küçüklüğümden beri istisnasız bütün hayvanları çok severim Sokak hayvanlarını sürekli beslerim.Yunus parklarında yunuslara yapılan işkenceyi yıllardır anlatıyor, bununla mücadele eden her türlü yapılanmayı destekliyorum… Yine Sokak'tan aldığım bir köpekçiği uzun yıllar besledim…
Fakat tüm hayvan sevgime rağmen öncelikle insanları düşünüyorum…
Twitter'da daha sonra beni savunanlar ve bana karşı olanlar birbirine girdi.. Artık ellerim titredi üzüntüden, hiç birine cevap da yazamadım…
Kendimden, bir hayvan düşmanı mı yoksa sevdalısı mı olduğumdan ve ne yaptığımdan eminim, buna rağmen bu durumu daha önce bilseydim, haklı olduğumu düşündüğüm halde bu fotoğrafı ve yorumumu yayınlamaz; zaten herkesin sokak hayvanları ile ilgili hassasiyet içinde olduğu bir dönemde bunu konu etmezdim. Bunun yerine daha sabırla yaklaşıp sadece genel merkeze ulaşma çabalarımı sürdürürdüm. Zira bunu vatandaşlık vazifem olarak görürüm. Benim tek vatandaşlığım var o da Türk Vatandaşlığı'dır ve onu gururla taşıyorum. Beni "hayvan düşmanı" vs ilan ettikleri için pek üzülmedim de işi milliyetçi agresif ifadeler, itiraf etmeliyim ki kalbime çok dokundu…
… Hem olayın doğrudan muhatabı olduğum, ama aynı zamanda öfkesini ve önyargılarını bu kadar çabuk ve kolay yüreğinin ve mantığının önüne geçirebilen bir toplumun ferdi olarak..
Gerisi artık herkesin vicdanına kalmış bir husustur … |